Bir sonraki iş arkadaşınız bir robot olabilir!
İşletmeler çalışanlarını robotik meslektaşlarıyla birlikte çalışmaya hazır hale getirmelidirler.
Yapay zekâ ve robotik süreç otomasyonu gibi gelişmekte olan teknolojiler, tipik işyerlerinde işlerin yapılma biçimini değiştirmeye başlamıştır. Kısmen insan / kısmen robot iş gücüne doğru ilerliyoruz. Şirketler bu ilerlemeye ayak uydurmalı ve çalışanlarını bu değişim konusunda hazırlamalılar.
Konuyla alakalı, Dünya’nın önde gelen danışmanlık firmalarından birinde genel müdürlük yapan Jeff Wong “Günümüzde çalışma şeklimizi değiştiren otomasyon teknolojilerinin talebi ve uygulaması konusunda bir patlama görüyoruz.” dedi. Wong, ” Bu ilerlemeleri olumlu olarak görüyoruz. Ancak işletmeler, insan kaynaklarını fiziksel güçten ziyade, daha stratejik, zorlayıcı ve bilişsel kullanmak için insan ve makine yaklaşımını benimsemeye çalışmalı.” ifadesini kullandı. Bu benimseme neticesinde, her gün tekrarladığımız sıradan görevleri yerine getirebilmek için yapay zekâ ve robotik süreç otomasyonu teknolojilerinden faydalanabileceğiz. Ayrıca rekabet gücünü korumak için, işletmelerin sadece bu yıkıcı teknolojileri benimsemeleri değil, teknolojilerin kuruluşlarını nasıl etkileyeceğini de düşünmeleri gerekiyor. Aynı zamanda, çalışanlar için doğru eğitim ve desteği de sağlamaları gerekmekte.
Tabi bu noktada şunu unutmamakta fayda var. Teknik olarak yetkin robotların olması ve bu robotlara makine öğrenme yeteneklerinin eklenmesi, teknoloji becerisine sahip kişilerin değerini ve ihtiyacını hiçbir şekilde azaltmayacaktır.
Doğru yetenekleri çekmek için, geleneksel iş yöntemlerine ek olarak STEM [bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik] becerilerine sahip insanlara fırsat vermeliyiz. Ticaret ve muhasebe deneyimi gibi yetenekler ne kadar değerli beceri setleri sunsa da bu yeteneklere STEM becerileri eklemek, düşüncenin çeşitliliğini arttırıyor, problem çözmeyi sağlıyor ve bu sayede daha iyi sonuçlar elde ediyoruz. Örnek verecek olursak; firmalar blok zincir hizmetlerinin olgun ve ölçeklenebilir tasarımını kolaylaştırmak için, kriptograf, fizikçi, matematikçi ve yazılım mühendisi gibi konularda yetenekli insan gücüne ihtiyaç duyuyorlar.
Geleceğe uyum stratejisinin bir parçası olarak öğrenmeyi öğrenme kültürünü öğrenmemiz ve bu kültüre sürekli bağlı kalmamız gerekiyor. Elektrik ile hayata tutunan, kodlama ile neler yapacağını belirlediğimiz robotlara bir beceri öğretmek ne yazık ki sanıldığı kadar basit değil. Kullanım alanlarından kodlamaya, öğrenecek bilgi miktarından bu öğrenmenin ne kadar yoğun olduğuna kadar birçok farklı zorlukları var. Bu zorlukları aşmak ve değişim hızını karşılamak için çevik ve yumuşak bir iş gücü inşa etmek önemlidir.
Doğru beceriye sahip olmak, öğrenmeyi öğrenmek ve bu konuda sürekli gelişme konusunda ne yazık ki şu an eksiğiz. Bu eksiklikleri azaltmak için yapay zekâ, nesnelerin interneti, blok zincir, robotik kodlama, bulut sistemleri ve enerji gibi kilit yıkıcı teknolojileri temel alan, gelecek odaklı beceriler kazanmamızı sağlayan dijital bir sistem oluşturmalı ve yürütmeliyiz. Geleceğin karmaşık sorunlarını çözmek için böyle bir sistem olmazsa olmaz. Bu noktada devlet büyüklerimize, iş adamlarımıza ve en önemlisi biz gençlere çok büyük görevler düşüyor.